23 Şubat 2010 Salı

Abigem'den, 'Organik Hayvan Yetiştiriciliği' Eğitimi

Erzurum, Avrupa Birliği İş Geliştirme Merkezi (ABİGEM), "Organik Hayvan Yetiştiriciliği" konulu bir eğitim programı başladı.
22-26 Şubat 2010 tarihleri arasında Erzurum Ticaret Borsası (ETB) binasında gerçekleştirilecek olan 5 günlük programda, "Organik Hayvancılığın Genel İlkeleri", "Mevzuat ve Sertifikasyon", "Büyükbaş ve Küçükbaş Hayvan Besleme", "Kanatlı Hayvan Yetiştiriciliği", "Su Ürünleri Yetiştiriciliği", "Arıcılık", "Yem Bitkileri Yetiştiriciliği" ve "Mera Kullanımı" konularında eğitim verilecek. Eğitim programının sonrasında katılımcılar için bir çiftlik gezisi düzenlenecek.ABİGEM'in düzenlediği eğitim programında, Prof. Dr. Mustafa Tan, Prof. Dr. Ömer Akbulut, Doç. Dr. Mevlüt Karaoğlu, Doç. Dr. Ahmet Dodoloğlu ve Arş. Gör. Adem Yavuz Sönmez ders veriyor."ORGANİK OLMAYAN HER TÜRLÜ YETİŞTİRİCİLİĞİN KARŞISINDAYIZ"Düzenlenen eğitim programından duyduğu memnuniyeti dile getiren Erzurum Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı İ.Hakkı Hınıslıoğlu, son yıllarda tarım ve hayvancılık, ürünlerinin üretiminde kullanılan hormon ve kimyasal gübrelerin insan sağlığını ciddi boyutta tehdit ettiğini, tarım ve hayvancılıkta da bu tür üretimlere son verilerek gerekli çalışmaların bir an evvel yapılması gerektiğini belirtti.Son yıllarda özellikle tarım ve hayvancılık alanında kullanılan kimyasal organizmalar ve hormon kullanımının son dönemlerde artık üst seviyelere çıktığını vurgulayan Başkan Hınıslıoğlu, yaşanan yasal boşlukların tarım ve hayvancılık yapan kişilerin işini kolaylaştırdığını ancak tüketiciyi ise tehdit eder boyuta ulaştığını söyledi.ETB Başkanı Hınıslıoğlu, "Ülkemizde organik ve hormonsuz ürünlere olan talebin her geçen gün artığını bunun da beraberinde organik tarım ve hayvancılığa yönelik yapılan çalışmaların desteklenmesi noktasında çalışmaların hızlandırılması gerekliliğinin bir kez daha vurgulanması gerekmektedir. Ancak tarım ve hayvancılık alanında yapılacak organik ve hormonsuz ürün çalışmaların ivedilikle çözüme kavuşturulması ve organik üretimi destekleyecek yasal zorunlulukların geciktirilmeden bir an önce yapılması gerekmektedir" diye konuştu.Başkan Hınıslıoğlu, son günlerde sektörlerde en çok aranan ürünün et olduğunu bununda yapılacak organik et projesi ve Doğu Anadolu Bölgesi için çıkarılan et ve süt ırkı hayvancılığı teşvik hibe programlarıyla aşılabileceğine dikkat çekti.

Organik Tarıma Destek

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, organik tarımı teşvik amacıyla, bu yıldan itibaren organik tarım yapan çiftçilerin belirlenip, desteklenmesine yönelik çalışma başlattı. Yozgat Valiliği, yaptığı yazılı açıklamada, organik tarım yapan, Çiftçi Kayıt Sistemindeki çiftçilerden, 2010 yılı organik tarım icmallerine yer alan çiftçilerden, başvuruda bulunanlara dekar başına 20 lira destekleme primi ödemesinin yapılacağını bildirdi.
Desteklemenin kayıtlı toplam tarım arazisi büyüklükleri ile Çiftçi Kayıt Sisteminde 2010 üretim sezonunda kayıtlı olan toplam arazi büyüklüğü karşılaştırması yapılarak, desteklemeye uygun bulunan tarım arazilerine yapılacağı, arazi büyüklüklerinin elektronik ortamda Bakanlık Bilgi İşlem Merkezi tarafından gerçekleştirileceği kaydedildi. Organik Tarım Desteği ödemesinden faydalanmak isteyen çiftçilerin, 12 Mart 2010 mesai bitimine kadar, dilekçelerini Çiftçi Kayıt Sistemine kayıtlı oldukları tarım müdürlüğüne vermeleri gerektiği ifade edildi.

Gaziantep'te Kadın Çiftçiler Yarışacak

25-28 Şubat 2010 tarihleri arasında düzenlenecek Gaziantep 1. Tarım, Hayvancılık ve Gıda Fuarı kapsamında "Kadın Çiftçiler Yarışıyor" bilgi yarışması düzenlenecek.
Gaziantep İl Tarım Müdürlüğü'nden yapılan açıklamada, kırsal alanda kadın çiftçilere götürülen eğitim-yayım sonuçlarını ve tarımsal konularda performanslarını görmek amacıyla her yıl Tarım Bakanlığı tarafından bilgi yarışması düzenlendiği belirtildi. Açıklamada, "Bakanlığımızca her yıl geleneksel olarak düzenlenen Kadın Çiftçiler Yarışıyor bilgi yarışmasının il finali 26 Şubat 2010 tarihinde Ortadoğu Fuar Merkezi'nde yapılacak. Gaziantep Tarım Gıda Hayvancılık Fuarı'nın 2. gününde yapılacak olan buyarışmayı kazanacak kadın çiftçiler 28 Nisan 2010 tarihinde Adana bölge finaline katılacak" denildi. Yarışmaya tüm vatandaşların davetli olduğu kaydedildi.

Bakan Eker: Şubat Ayında Çiftçiye 1,5 Milyar Lira Ödeyeceğiz

Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, bu ay içerisinde çiftçiye 1 milyar 525 milyon lira ödeme yapılacağını söyledi.

TBMM Genel Kurulu, Başkanvekili Sadık Yakut başkanlığında toplandı.

MHP Erzurum Milletvekili Zeki Ertugay, yaptığı gündemdışı konuşmada, hayvancılık sektörünün sorunlarını dile getirdi.

Ertugay'a Hükümet adına yanıt veren Bakan Eker, 2002'de tarım sektörü içinde ''üvey evlat'' muamelesi gören hayvancılık sektörünü, yaptıkları çalışmalar sayesinde daha iyi duruma getirdiklerini söyledi.

Türkiye'de, 2002'de 9 milyon 800 bin büyükbaş hayvan varken, bu sayının 2009'da 10 milyon 391 bine çıktığını belirten Eker, 2002'de 1 milyon 859 bin olan, kültür ırkı denilen verimli süt veren hayvan sayısının da 2009'da yüzde 94,7 artışla, 3 milyon 622 bine çıktığını bildirdi.

Bakan Eker, bütün bu artışların, yaptıkları stratejik çalışmalar ve özel projeler sayesinde olduğunu ifade etti.

Sığırcılıkta, ''soy kütüğü projesi'' uyguladıklarını dile getiren Eker, 2002'de ön soy kütüğünde 784 bin olan kayıtlı hayvan sayısının, 2010'da 3 milyon 330 bine yükseldiğini belirtti. Mehdi Eker, soy kütüğünde kayıtlı hayvan sayısının da 2002'de 178 bin iken, 2010'da bu sayının 1 milyon 741 bin olarak gerçekleştiğini bildirdi.

SÜT ÜRETİMİNDEKİ ARTIŞ

Tarım ve Köyişleri Bakanı Eker, 2002 yılında 8 milyon 400 bin ton olarak gerçekleşen süt üretiminin, 2008 yılında yüzde 46 artışla 12 milyon 243 bine çıktığını söyledi.

Et üretiminin de 420 bin tondan 482 bin tona yükseldiğini dile getiren Eker, aldıkları tedbirler sayesinde et ve süt üretiminde artışlar meydana geldiğini kaydetti. Bakan Eker, geçen yılın Aralık ayında, 1 milyon 717 bin besi danası olan büyükbaş hayvan varken, bugün bu sayının 2 milyon 99 bine çıktığını ifade etti.

Et fiyatları hakkında da bilgi veren Mehdi Eker, Et ve Balık Kurumunun 14,5 liradan kesim yaptığını, 17-18 liradan kıyma sattığını ve de kar elde ettiğini kaydetti.

HAYVANCILIĞIN PAYI ARTTI

Mehdi Eker, 2002'de hayvancılık sektörüne verilen desteğin 83 milyon lira olduğunu ve bunun da tarım sektörü içindeki payının sadece yüzde 4,4 olduğunu ifade ederek, ''Bugün hayvancılığa verilen desteğin, toplam destek içindeki payı yüzde 22'in üzerinde'' dedi. Eker, hayvancılığa, 2009'da 900 milyon liralık destek yapıldı, bu yıl için ise 1 milyar 250 milyon lira destek verilecek'' dedi.

Yem bitkilerine 2003-2009 yılları arasında toplam 1 milyar 956 milyon lira destek verildiğini belirten Eker, mera çalışmaları hakkında da bilgi verdi.

Bakan Mehdi Eker, kırsal kalkınma yatırımlarının desteklenmesi projesi kapsamında, 397 projeyi bitirdiklerini söyleyerek, bu projelere yüzde 50 hibe ile 62 milyon 971 bin liralık destek verdiklerini anlattı. Eker, devam eden 88 projenin de gelecek haftalarda hayata geçirileceğini belirtti.

2003-2009 tarihleri arasında, bin 204 hayvancılık kooperatifine 912 milyon lira destek verdiklerini ifade eden Eker, ''Şubat ayı içerisinde çiftçiye, 512 milyon lira mazot desteği, 622 milyon lira gübre desteği, 72 milyon lira toprak analiz desteği, 135 milyon lira küçükbaş hayvan başı ödeme desteği, 70 milyon yem bitkileri olmak üzere; toplam 1 milyar 525 milyon lira ödeyeceğiz. Buna ilişkin yazıyı bugün bankaya gönderdik. Bu para, bir kaç gün içerisinde çiftçilerin hesaplarına geçmiş olacak'' dedi.

AK Parti Hakkari Milletvekili Rüstem Zeydan, Hakkari'nin ulaşım sorunları; CHP Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt de Ardahan'ın 89. kurtuluş yıldönümü nedeniyle gündem dışı konuşma yaptı.

Kaynak:http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=954846&title=bakan-eker-subat-ayinda-ciftciye-15-milyar-lira-odeyecegiz

Burdur'un Hayvancılık Potansiyeli

Milletvekili Bayram Özçelik, bir basın bülteni yayınlayarak, Burdur’daki hayvancılık çalışmalarına sağlanan katkıyı değerlendirdi;Milletvekilimiz Bayram Özçelik Burdur Tarım İl Müdürümüz Sayın Kadir Güven’i makamında ziyaret ederek, Damızlık Sığır Yetiştiriciler Birliği Başkanı ve Yönetim Kurulu üyeleri ile birlikte önümüzdeki günlerde Burdur’un tarım ve hayvancılığında neler yapılabileceğini, ne tür adımların atılması gerektiğini değerlendirmişlerdir. Özellikle Toplu Ahır Sistemi ve Toplu Süt Sağım tesislerinin yaygınlaştırılması için Tarım İl Müdürlüğümüze, Kooperatiflerimize, Birliklerimize ve biz Milletvekillerine düşen vazifeleri acilen yerine getirilerek hayvancılığımızın ileri bir düzeye ulaştırılması gerekmektedir. Ve hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımızın bu sayede girdilerinde azalma, gelirlerini de artırma hedeflenmektedir. Şu ana kadar 24 köy kooperatifimize hayvancılık destekleri sağlanmış Burdur’un hayvancılık potansiyeli artırılmıştır.İktidarımız döneminde de toplu süt sağım merkezlerinin sayısını artırmak hiç olmazsa bir köyümüzde toplu süt sağım sistemini örnek olarak göstermek öncelikli hedefimizdir.Kamuoyuna sevgi ve saygıyla duyurulur.

Doğu'daki Hayvancılık Hibe Desteği

Milletvekili Ramazan Kerim Özkan, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Hayvancılığın sorunları üzerine yaptığı konuşmada, Hayvancılığın ihmal edilmesinin, hem terörü besleyeceğini, hem de büyük ekonomik kayıplara yol açacağını dile getirerek, yetiştiricilerin damızlık ineğini kesime götürür hale geldiğini, hasat mevsiminin çoktan geçmesine rağmen, üreticilerin desteklerini alamadıklarını, hayvan kaçakçılığının önüne geçilemediğini belirtip, Doğu ve Güneydoğu’ya sağlanan %40’lık hibe desteğinin tüm Türkiye’ye yayılması gerektiğini vurguladı:Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğüt'ün, 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu'nun bir maddesinin değiştirilmesiyle ilgili verdiği kanun teklifinin lehinde söz almış bulunuyorum, desteklerinizi de bekliyorum. Şöyle ki: Türkiye kalkınmasının temel gücü tarım ve hayvancılıktır değerli arkadaşlarım. Bunu ihmal ettiğiniz zaman, bugünkü, hem terörü desteklemiş oluyoruz hem işsizliği desteklemiş oluyoruz, hem de ekonominin girdi kaynağı olan bir getiriden mahrum olmuş oluyoruz. Tarım ve havyacılığın sorunlarını çözemeyen bir hükümet sınıfta kalmış demektir. Şu anda ülkemizde gerçekten büyük sorunlar yaşanıyor. Nasıl sorun yaşıyor? Ette sorun yaşanıyor, fiyatının artışı anlamında. Hâlbuki tarım ve hayvancılığın sürdürülebilir olması gerekiyor. Üretici mutlu, tüketici mutlu olması gerekiyor. Bir tarafı biz bir an mutlu ediyoruz, bir tarafı mağdur ediyoruz. Bir an geliyor bir taraf mağdur oluyor, bir taraf mutlu oluyor. Geçtiğimiz yıllarda süt üreticileri ve et üreticileri gerçekten mağdurdu. Vatandaş girdi maliyetleri arttığı için damızlık ineğini, süt ineğini kesime götürdü. O arada, sayın bakanlarımıza, Bakanlar Kurulu üyelerimize dişi kesimlerinin yasaklanması, süte verilen 4 kuruş desteğin 20 kuruşa çıkartılması yönünde tekliflerimiz oldu ama bir türlü yerine getirilmedi. Değerli Arkadaşım desteklerden bahsetti. Gerçekten üreticilerimiz şu anda destekleri yine beklemektedir. Buğday, arpa desteklemeleri… Hasat bitti, zamanı geçti hâlâ desteklemeleri alamayan üreticilerimiz mevcuttur. Yine süt destekleri geçmiş dönemlerde iki aylık, üç aylık süreçlerde verilirdi, şimdi altı aya, yıla çıkartıldı. Ama bu insanların gübre borcu var, mazot borcu var, elektrik borcu var, yem borcu var, bunların gününde gelmesi ve gününde ödenmesi gerekiyor. Kısa sürelerde üreticimize bir can suyu verilmesi gerekiyor, üreticilerimiz de bunu her zaman talep ediyor. "Bir ödenek ayırıyoruz. Ödeneğimiz var." deniyor ama yıla sari olduğu için vatandaş bundan yeterli bir yararlanma sağlayamıyor. Değerli arkadaşlarım, Türkiye'nin temeli kültürdür, kültürün temeli de beslenmedir. Bu beslenmenin temel kaynakları et, süt, yumurta yani protein. Bunu yapmazsak gerçekten sağlıklı insanlar, sağlıklı beyinler yaratamayız. "Kaçakçılık" diyoruz. Arkadaşım, kaçakçılığın önlenmesi adına bu kanun teklifini vermiş durumda, hudut milletvekilimiz. Hudutlarda bu kaçakçılık yapılıyor. Nasıl yapılıyor? Bir köyün, hudutta, sınır boylarındaki köylerimizin 5-6 bin sığır popülasyonu var. Bakıyorsunuz, menşe şahadetnameleriyle 60-70 bin hayvan çıkışı var. Demek ki kaçak giriyor. Bizim kayıtlı hayvanlarımız var. Kayıtlı hayvanlarımız "merdiven altı" dediğimiz kesimlerde kesiliyor, Kulak küpeleri -numaralar- diğer kaçak hayvanlara taşınıyor, bir hayvan 2 kere kesilmiş oluyor. Bu kaçağın önüne bir türlü geçemedik, merdiven altı kesimler hâlâ devam ediyor. Bu konuda Tarım Bakanlığımızın, Gümrük Müsteşarlığımızın, jandarmamızın, emniyet güçlerimizin yardımcı olması gerekiyor. Bu tek taraflı, tek bir bakanlığın yöneteceği iş değil. Bunun bir koordinasyonla yapılıp bu kaçakçılığın engellenmesi gerekiyor. Doğu ve Güneydoğu illerinden tırlar giriyor, bunlar kontrol ediliyor, geçişleri batıya yönelik ama yurt içinde bunlar ucuz olarak elde ettikleri etleri, karkas etleri Ankara gibi İç Anadolu'nun değişik şehirlerinde indirip satıyorlar ve Ankara'dan Türkiye'ye et pompalanması sağlanıyor. Bunun yanlışlığını defalarca söyledik ama bu konuda yine aynı çalışmalar devam ediyor. Bu kaçak hayvanlarla ülkemize, şap gibi, şarbon gibi, kuduz gibi, brusella gibi, hepatit gibi hastalıklar geliyor. Bunların engellenmesi mutlaka şarttır. Bunlar sadece hayvanları değil insanlarımızı da hasta ediyor ve tedavileri mümkün olmayan hastalıklar oluşuyor. Hudutlardan devamlı girişlerin devam ettiğini hudut milletvekillerimiz her seferinde ifade ediyorlar. Bizim, bu hayvanlar huduttan girdikten sonra değil -Nasıl, yağmur geçtikten sonra şemsiye tutmamız hiçbir şey ifade etmiyor- bu hayvanların girişini engellememiz gerekiyor. Bununla ilgili olarak da cezaların artışını Değerli Arkadaşım önerdi. Fakat yurt içinde şu anda geceleri kontroller yapılıyor. Bir köyden bir köye geçiş hayvanlar için bir zulüm oldu. Hudutlardan teröristler elini kolunu sallayarak geçiyor ama bir köyden bir ilçeye bir hayvan aktarımı olamıyor. Nedir? Menşe şahadetnamesi, rapor, bir sürü kayıtlar var. Bu konularda biraz daha müsamahalı olmak zorundayız. Geçen gün bir üreticimiz arıyor, ara yerde bir buzağı, kulak numarası uygulaması yapıldığı dönemde kulak numarası yapılmamış. Bir buzağı yüzünden o üreticimize 2 milyar 800 milyon gibi bir ceza kesiliyor. Değerli arkadaşlarım, bunlar, bu yoksulluğu yaşayan, gerçekten üretimsizliği yaşayan insanlarımıza bir haksızlık. Bu konuda yurt içi nakillerde, yurt içi geçişlerde biraz daha toleranslı olmak zorundayız. Bu geçtiğimiz süreçte gerçekten tarım ve hayvancılığımız çökertilmiştir. Destekler zamanında olmadığı için. Bunların girdilerinde elektrik girdileri vardır, elektrik fiyatlarında bir ayarlama yoktur. Biraz önce arkadaşım da söyledi, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya 50 baş ve üzerinde yüzde 40 hibe destekleri var, bunun, bölgemize, Türkiye Anadolu coğrafyasının tamamına yayılması gerekiyor. Kaynak bulunmalı diğer bölgeler içinde. Çünkü, sadece Doğu ve Güneydoğu'da hayvancılık yapılmıyor, batıda bugün entansif bir hayvancılık, yoğun emek, yoğun sermaye hayvancılığı yapılıyor. Çanakkale olsun, Balıkesir olsun, Burdur olsun, Aydın olsun, buradaki üreticilerimiz bu yüzde 40'lık hibe desteklerden, makine teçhizattaki yüzde 30'luk hibe desteklerden yararlanamıyor. Bunlar gerçekten üreten insanlar, bunlarda , bu desteklerden yararlanmak istiyor. Sayın Başkan, teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.

En Pahalı Eti Biz Yiyoruz

Türkiye hayvancılık ülkesi olarak biliniyor. Ancak kırmızı et fiyatları diğer ülkeleri katlıyor. Özellikle dar gelirliyi de çileden çıkarıyor

Yapılan araştırmalar dünyada sofrasına en pahalı eti koyan ülkenin Türkiye olduğunu ortaya koydu. Hayvancılık ülkesi Türkiye'de yaşayanlar ise pahalı eti vitrinde sayrettiği için çeliden çıkıyor. Ahi Evran Üniversitesi (AEÜ) Biyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Kudret Saylam, Türkiye'de hayvancılığın uzun zamandır ihmal edilmesi ve terör olayları nedeniyle başlayan göçün et fiyatlarının artmasında etkili olduğunu belirtti. ''Dünyanın en pahalı etinin, Türkiye'de tüketildiğini'', bu pahalılığın, tutarlı ve uzun vadeli tarım politikasının olmamasından kaynaklandığını savunan Saylam, ''Ülkemizde hayvan sayısının azalması ile başlayan arz talep dengesinin bozulması, et fiyatlarının artmasına neden olmuştur.

FİYATLAR KATLIYOR

Etin kilosu Almanya'da 7 dolar, Romanya'da 5 dolar, Bulgaristan'da 3,5 dolar, Avusturya'da 2,5 dolar, Brezilya'da 2 dolar civarında iken, Türkiye'de yaklaşık 16 dolar civarındadır. Dünyada eti en pahalı yiyen ülke konumuna gelmemizin en önemli nedeni, geçmiş yıllardan beri tutarlı ve uzun vadeli bir tarım politikamızın olmamasıdır'dedi. Saylam Rusya'ya yapılacak ihracatın beyaz et fiyatlarını yükselteceğini belirtti. Türkiye'nin et ihracatı takvimi gözden geçirilmelidir. Kaçak et ve işlenmiş et ürünlerinin girişinin engellenmesini istedi.

VERGİ ALMIYOR

İzmir Veteriner Hekimler Odası Genel Sekreteri Hidayet Petin, et ithalatına gerek olmadığını belirterek, ''Türkiye'de bugün itibarıyla et ve süt açığı yoktur'' dedi. Ege Bölgesi'nde bulunan 26 kurum, birlik, kooperatif, oda temsilcileriyle birlikte düzenlenen toplantıda konuşan Petin, kırmızı etin kilogramının AB ülkelerinde 4, ABD'de 5, Türkiye'deyse 17 dolar olduğunu belirterek, AB ve ABD'de temel gıda maddesi olarak değerlendirilen etten vergi alınmadığını, buna ek olarak yetiştiricilere inek başına günlük destek verildiğini söyledi.

Kaynak:http://www.gunes.com/2010/02/23/ekonomi/e1.html