23 Şubat 2010 Salı

Abigem'den, 'Organik Hayvan Yetiştiriciliği' Eğitimi

Erzurum, Avrupa Birliği İş Geliştirme Merkezi (ABİGEM), "Organik Hayvan Yetiştiriciliği" konulu bir eğitim programı başladı.
22-26 Şubat 2010 tarihleri arasında Erzurum Ticaret Borsası (ETB) binasında gerçekleştirilecek olan 5 günlük programda, "Organik Hayvancılığın Genel İlkeleri", "Mevzuat ve Sertifikasyon", "Büyükbaş ve Küçükbaş Hayvan Besleme", "Kanatlı Hayvan Yetiştiriciliği", "Su Ürünleri Yetiştiriciliği", "Arıcılık", "Yem Bitkileri Yetiştiriciliği" ve "Mera Kullanımı" konularında eğitim verilecek. Eğitim programının sonrasında katılımcılar için bir çiftlik gezisi düzenlenecek.ABİGEM'in düzenlediği eğitim programında, Prof. Dr. Mustafa Tan, Prof. Dr. Ömer Akbulut, Doç. Dr. Mevlüt Karaoğlu, Doç. Dr. Ahmet Dodoloğlu ve Arş. Gör. Adem Yavuz Sönmez ders veriyor."ORGANİK OLMAYAN HER TÜRLÜ YETİŞTİRİCİLİĞİN KARŞISINDAYIZ"Düzenlenen eğitim programından duyduğu memnuniyeti dile getiren Erzurum Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı İ.Hakkı Hınıslıoğlu, son yıllarda tarım ve hayvancılık, ürünlerinin üretiminde kullanılan hormon ve kimyasal gübrelerin insan sağlığını ciddi boyutta tehdit ettiğini, tarım ve hayvancılıkta da bu tür üretimlere son verilerek gerekli çalışmaların bir an evvel yapılması gerektiğini belirtti.Son yıllarda özellikle tarım ve hayvancılık alanında kullanılan kimyasal organizmalar ve hormon kullanımının son dönemlerde artık üst seviyelere çıktığını vurgulayan Başkan Hınıslıoğlu, yaşanan yasal boşlukların tarım ve hayvancılık yapan kişilerin işini kolaylaştırdığını ancak tüketiciyi ise tehdit eder boyuta ulaştığını söyledi.ETB Başkanı Hınıslıoğlu, "Ülkemizde organik ve hormonsuz ürünlere olan talebin her geçen gün artığını bunun da beraberinde organik tarım ve hayvancılığa yönelik yapılan çalışmaların desteklenmesi noktasında çalışmaların hızlandırılması gerekliliğinin bir kez daha vurgulanması gerekmektedir. Ancak tarım ve hayvancılık alanında yapılacak organik ve hormonsuz ürün çalışmaların ivedilikle çözüme kavuşturulması ve organik üretimi destekleyecek yasal zorunlulukların geciktirilmeden bir an önce yapılması gerekmektedir" diye konuştu.Başkan Hınıslıoğlu, son günlerde sektörlerde en çok aranan ürünün et olduğunu bununda yapılacak organik et projesi ve Doğu Anadolu Bölgesi için çıkarılan et ve süt ırkı hayvancılığı teşvik hibe programlarıyla aşılabileceğine dikkat çekti.

Organik Tarıma Destek

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, organik tarımı teşvik amacıyla, bu yıldan itibaren organik tarım yapan çiftçilerin belirlenip, desteklenmesine yönelik çalışma başlattı. Yozgat Valiliği, yaptığı yazılı açıklamada, organik tarım yapan, Çiftçi Kayıt Sistemindeki çiftçilerden, 2010 yılı organik tarım icmallerine yer alan çiftçilerden, başvuruda bulunanlara dekar başına 20 lira destekleme primi ödemesinin yapılacağını bildirdi.
Desteklemenin kayıtlı toplam tarım arazisi büyüklükleri ile Çiftçi Kayıt Sisteminde 2010 üretim sezonunda kayıtlı olan toplam arazi büyüklüğü karşılaştırması yapılarak, desteklemeye uygun bulunan tarım arazilerine yapılacağı, arazi büyüklüklerinin elektronik ortamda Bakanlık Bilgi İşlem Merkezi tarafından gerçekleştirileceği kaydedildi. Organik Tarım Desteği ödemesinden faydalanmak isteyen çiftçilerin, 12 Mart 2010 mesai bitimine kadar, dilekçelerini Çiftçi Kayıt Sistemine kayıtlı oldukları tarım müdürlüğüne vermeleri gerektiği ifade edildi.

Gaziantep'te Kadın Çiftçiler Yarışacak

25-28 Şubat 2010 tarihleri arasında düzenlenecek Gaziantep 1. Tarım, Hayvancılık ve Gıda Fuarı kapsamında "Kadın Çiftçiler Yarışıyor" bilgi yarışması düzenlenecek.
Gaziantep İl Tarım Müdürlüğü'nden yapılan açıklamada, kırsal alanda kadın çiftçilere götürülen eğitim-yayım sonuçlarını ve tarımsal konularda performanslarını görmek amacıyla her yıl Tarım Bakanlığı tarafından bilgi yarışması düzenlendiği belirtildi. Açıklamada, "Bakanlığımızca her yıl geleneksel olarak düzenlenen Kadın Çiftçiler Yarışıyor bilgi yarışmasının il finali 26 Şubat 2010 tarihinde Ortadoğu Fuar Merkezi'nde yapılacak. Gaziantep Tarım Gıda Hayvancılık Fuarı'nın 2. gününde yapılacak olan buyarışmayı kazanacak kadın çiftçiler 28 Nisan 2010 tarihinde Adana bölge finaline katılacak" denildi. Yarışmaya tüm vatandaşların davetli olduğu kaydedildi.

Bakan Eker: Şubat Ayında Çiftçiye 1,5 Milyar Lira Ödeyeceğiz

Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, bu ay içerisinde çiftçiye 1 milyar 525 milyon lira ödeme yapılacağını söyledi.

TBMM Genel Kurulu, Başkanvekili Sadık Yakut başkanlığında toplandı.

MHP Erzurum Milletvekili Zeki Ertugay, yaptığı gündemdışı konuşmada, hayvancılık sektörünün sorunlarını dile getirdi.

Ertugay'a Hükümet adına yanıt veren Bakan Eker, 2002'de tarım sektörü içinde ''üvey evlat'' muamelesi gören hayvancılık sektörünü, yaptıkları çalışmalar sayesinde daha iyi duruma getirdiklerini söyledi.

Türkiye'de, 2002'de 9 milyon 800 bin büyükbaş hayvan varken, bu sayının 2009'da 10 milyon 391 bine çıktığını belirten Eker, 2002'de 1 milyon 859 bin olan, kültür ırkı denilen verimli süt veren hayvan sayısının da 2009'da yüzde 94,7 artışla, 3 milyon 622 bine çıktığını bildirdi.

Bakan Eker, bütün bu artışların, yaptıkları stratejik çalışmalar ve özel projeler sayesinde olduğunu ifade etti.

Sığırcılıkta, ''soy kütüğü projesi'' uyguladıklarını dile getiren Eker, 2002'de ön soy kütüğünde 784 bin olan kayıtlı hayvan sayısının, 2010'da 3 milyon 330 bine yükseldiğini belirtti. Mehdi Eker, soy kütüğünde kayıtlı hayvan sayısının da 2002'de 178 bin iken, 2010'da bu sayının 1 milyon 741 bin olarak gerçekleştiğini bildirdi.

SÜT ÜRETİMİNDEKİ ARTIŞ

Tarım ve Köyişleri Bakanı Eker, 2002 yılında 8 milyon 400 bin ton olarak gerçekleşen süt üretiminin, 2008 yılında yüzde 46 artışla 12 milyon 243 bine çıktığını söyledi.

Et üretiminin de 420 bin tondan 482 bin tona yükseldiğini dile getiren Eker, aldıkları tedbirler sayesinde et ve süt üretiminde artışlar meydana geldiğini kaydetti. Bakan Eker, geçen yılın Aralık ayında, 1 milyon 717 bin besi danası olan büyükbaş hayvan varken, bugün bu sayının 2 milyon 99 bine çıktığını ifade etti.

Et fiyatları hakkında da bilgi veren Mehdi Eker, Et ve Balık Kurumunun 14,5 liradan kesim yaptığını, 17-18 liradan kıyma sattığını ve de kar elde ettiğini kaydetti.

HAYVANCILIĞIN PAYI ARTTI

Mehdi Eker, 2002'de hayvancılık sektörüne verilen desteğin 83 milyon lira olduğunu ve bunun da tarım sektörü içindeki payının sadece yüzde 4,4 olduğunu ifade ederek, ''Bugün hayvancılığa verilen desteğin, toplam destek içindeki payı yüzde 22'in üzerinde'' dedi. Eker, hayvancılığa, 2009'da 900 milyon liralık destek yapıldı, bu yıl için ise 1 milyar 250 milyon lira destek verilecek'' dedi.

Yem bitkilerine 2003-2009 yılları arasında toplam 1 milyar 956 milyon lira destek verildiğini belirten Eker, mera çalışmaları hakkında da bilgi verdi.

Bakan Mehdi Eker, kırsal kalkınma yatırımlarının desteklenmesi projesi kapsamında, 397 projeyi bitirdiklerini söyleyerek, bu projelere yüzde 50 hibe ile 62 milyon 971 bin liralık destek verdiklerini anlattı. Eker, devam eden 88 projenin de gelecek haftalarda hayata geçirileceğini belirtti.

2003-2009 tarihleri arasında, bin 204 hayvancılık kooperatifine 912 milyon lira destek verdiklerini ifade eden Eker, ''Şubat ayı içerisinde çiftçiye, 512 milyon lira mazot desteği, 622 milyon lira gübre desteği, 72 milyon lira toprak analiz desteği, 135 milyon lira küçükbaş hayvan başı ödeme desteği, 70 milyon yem bitkileri olmak üzere; toplam 1 milyar 525 milyon lira ödeyeceğiz. Buna ilişkin yazıyı bugün bankaya gönderdik. Bu para, bir kaç gün içerisinde çiftçilerin hesaplarına geçmiş olacak'' dedi.

AK Parti Hakkari Milletvekili Rüstem Zeydan, Hakkari'nin ulaşım sorunları; CHP Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt de Ardahan'ın 89. kurtuluş yıldönümü nedeniyle gündem dışı konuşma yaptı.

Kaynak:http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=954846&title=bakan-eker-subat-ayinda-ciftciye-15-milyar-lira-odeyecegiz

Burdur'un Hayvancılık Potansiyeli

Milletvekili Bayram Özçelik, bir basın bülteni yayınlayarak, Burdur’daki hayvancılık çalışmalarına sağlanan katkıyı değerlendirdi;Milletvekilimiz Bayram Özçelik Burdur Tarım İl Müdürümüz Sayın Kadir Güven’i makamında ziyaret ederek, Damızlık Sığır Yetiştiriciler Birliği Başkanı ve Yönetim Kurulu üyeleri ile birlikte önümüzdeki günlerde Burdur’un tarım ve hayvancılığında neler yapılabileceğini, ne tür adımların atılması gerektiğini değerlendirmişlerdir. Özellikle Toplu Ahır Sistemi ve Toplu Süt Sağım tesislerinin yaygınlaştırılması için Tarım İl Müdürlüğümüze, Kooperatiflerimize, Birliklerimize ve biz Milletvekillerine düşen vazifeleri acilen yerine getirilerek hayvancılığımızın ileri bir düzeye ulaştırılması gerekmektedir. Ve hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımızın bu sayede girdilerinde azalma, gelirlerini de artırma hedeflenmektedir. Şu ana kadar 24 köy kooperatifimize hayvancılık destekleri sağlanmış Burdur’un hayvancılık potansiyeli artırılmıştır.İktidarımız döneminde de toplu süt sağım merkezlerinin sayısını artırmak hiç olmazsa bir köyümüzde toplu süt sağım sistemini örnek olarak göstermek öncelikli hedefimizdir.Kamuoyuna sevgi ve saygıyla duyurulur.

Doğu'daki Hayvancılık Hibe Desteği

Milletvekili Ramazan Kerim Özkan, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Hayvancılığın sorunları üzerine yaptığı konuşmada, Hayvancılığın ihmal edilmesinin, hem terörü besleyeceğini, hem de büyük ekonomik kayıplara yol açacağını dile getirerek, yetiştiricilerin damızlık ineğini kesime götürür hale geldiğini, hasat mevsiminin çoktan geçmesine rağmen, üreticilerin desteklerini alamadıklarını, hayvan kaçakçılığının önüne geçilemediğini belirtip, Doğu ve Güneydoğu’ya sağlanan %40’lık hibe desteğinin tüm Türkiye’ye yayılması gerektiğini vurguladı:Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğüt'ün, 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu'nun bir maddesinin değiştirilmesiyle ilgili verdiği kanun teklifinin lehinde söz almış bulunuyorum, desteklerinizi de bekliyorum. Şöyle ki: Türkiye kalkınmasının temel gücü tarım ve hayvancılıktır değerli arkadaşlarım. Bunu ihmal ettiğiniz zaman, bugünkü, hem terörü desteklemiş oluyoruz hem işsizliği desteklemiş oluyoruz, hem de ekonominin girdi kaynağı olan bir getiriden mahrum olmuş oluyoruz. Tarım ve havyacılığın sorunlarını çözemeyen bir hükümet sınıfta kalmış demektir. Şu anda ülkemizde gerçekten büyük sorunlar yaşanıyor. Nasıl sorun yaşıyor? Ette sorun yaşanıyor, fiyatının artışı anlamında. Hâlbuki tarım ve hayvancılığın sürdürülebilir olması gerekiyor. Üretici mutlu, tüketici mutlu olması gerekiyor. Bir tarafı biz bir an mutlu ediyoruz, bir tarafı mağdur ediyoruz. Bir an geliyor bir taraf mağdur oluyor, bir taraf mutlu oluyor. Geçtiğimiz yıllarda süt üreticileri ve et üreticileri gerçekten mağdurdu. Vatandaş girdi maliyetleri arttığı için damızlık ineğini, süt ineğini kesime götürdü. O arada, sayın bakanlarımıza, Bakanlar Kurulu üyelerimize dişi kesimlerinin yasaklanması, süte verilen 4 kuruş desteğin 20 kuruşa çıkartılması yönünde tekliflerimiz oldu ama bir türlü yerine getirilmedi. Değerli Arkadaşım desteklerden bahsetti. Gerçekten üreticilerimiz şu anda destekleri yine beklemektedir. Buğday, arpa desteklemeleri… Hasat bitti, zamanı geçti hâlâ desteklemeleri alamayan üreticilerimiz mevcuttur. Yine süt destekleri geçmiş dönemlerde iki aylık, üç aylık süreçlerde verilirdi, şimdi altı aya, yıla çıkartıldı. Ama bu insanların gübre borcu var, mazot borcu var, elektrik borcu var, yem borcu var, bunların gününde gelmesi ve gününde ödenmesi gerekiyor. Kısa sürelerde üreticimize bir can suyu verilmesi gerekiyor, üreticilerimiz de bunu her zaman talep ediyor. "Bir ödenek ayırıyoruz. Ödeneğimiz var." deniyor ama yıla sari olduğu için vatandaş bundan yeterli bir yararlanma sağlayamıyor. Değerli arkadaşlarım, Türkiye'nin temeli kültürdür, kültürün temeli de beslenmedir. Bu beslenmenin temel kaynakları et, süt, yumurta yani protein. Bunu yapmazsak gerçekten sağlıklı insanlar, sağlıklı beyinler yaratamayız. "Kaçakçılık" diyoruz. Arkadaşım, kaçakçılığın önlenmesi adına bu kanun teklifini vermiş durumda, hudut milletvekilimiz. Hudutlarda bu kaçakçılık yapılıyor. Nasıl yapılıyor? Bir köyün, hudutta, sınır boylarındaki köylerimizin 5-6 bin sığır popülasyonu var. Bakıyorsunuz, menşe şahadetnameleriyle 60-70 bin hayvan çıkışı var. Demek ki kaçak giriyor. Bizim kayıtlı hayvanlarımız var. Kayıtlı hayvanlarımız "merdiven altı" dediğimiz kesimlerde kesiliyor, Kulak küpeleri -numaralar- diğer kaçak hayvanlara taşınıyor, bir hayvan 2 kere kesilmiş oluyor. Bu kaçağın önüne bir türlü geçemedik, merdiven altı kesimler hâlâ devam ediyor. Bu konuda Tarım Bakanlığımızın, Gümrük Müsteşarlığımızın, jandarmamızın, emniyet güçlerimizin yardımcı olması gerekiyor. Bu tek taraflı, tek bir bakanlığın yöneteceği iş değil. Bunun bir koordinasyonla yapılıp bu kaçakçılığın engellenmesi gerekiyor. Doğu ve Güneydoğu illerinden tırlar giriyor, bunlar kontrol ediliyor, geçişleri batıya yönelik ama yurt içinde bunlar ucuz olarak elde ettikleri etleri, karkas etleri Ankara gibi İç Anadolu'nun değişik şehirlerinde indirip satıyorlar ve Ankara'dan Türkiye'ye et pompalanması sağlanıyor. Bunun yanlışlığını defalarca söyledik ama bu konuda yine aynı çalışmalar devam ediyor. Bu kaçak hayvanlarla ülkemize, şap gibi, şarbon gibi, kuduz gibi, brusella gibi, hepatit gibi hastalıklar geliyor. Bunların engellenmesi mutlaka şarttır. Bunlar sadece hayvanları değil insanlarımızı da hasta ediyor ve tedavileri mümkün olmayan hastalıklar oluşuyor. Hudutlardan devamlı girişlerin devam ettiğini hudut milletvekillerimiz her seferinde ifade ediyorlar. Bizim, bu hayvanlar huduttan girdikten sonra değil -Nasıl, yağmur geçtikten sonra şemsiye tutmamız hiçbir şey ifade etmiyor- bu hayvanların girişini engellememiz gerekiyor. Bununla ilgili olarak da cezaların artışını Değerli Arkadaşım önerdi. Fakat yurt içinde şu anda geceleri kontroller yapılıyor. Bir köyden bir köye geçiş hayvanlar için bir zulüm oldu. Hudutlardan teröristler elini kolunu sallayarak geçiyor ama bir köyden bir ilçeye bir hayvan aktarımı olamıyor. Nedir? Menşe şahadetnamesi, rapor, bir sürü kayıtlar var. Bu konularda biraz daha müsamahalı olmak zorundayız. Geçen gün bir üreticimiz arıyor, ara yerde bir buzağı, kulak numarası uygulaması yapıldığı dönemde kulak numarası yapılmamış. Bir buzağı yüzünden o üreticimize 2 milyar 800 milyon gibi bir ceza kesiliyor. Değerli arkadaşlarım, bunlar, bu yoksulluğu yaşayan, gerçekten üretimsizliği yaşayan insanlarımıza bir haksızlık. Bu konuda yurt içi nakillerde, yurt içi geçişlerde biraz daha toleranslı olmak zorundayız. Bu geçtiğimiz süreçte gerçekten tarım ve hayvancılığımız çökertilmiştir. Destekler zamanında olmadığı için. Bunların girdilerinde elektrik girdileri vardır, elektrik fiyatlarında bir ayarlama yoktur. Biraz önce arkadaşım da söyledi, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya 50 baş ve üzerinde yüzde 40 hibe destekleri var, bunun, bölgemize, Türkiye Anadolu coğrafyasının tamamına yayılması gerekiyor. Kaynak bulunmalı diğer bölgeler içinde. Çünkü, sadece Doğu ve Güneydoğu'da hayvancılık yapılmıyor, batıda bugün entansif bir hayvancılık, yoğun emek, yoğun sermaye hayvancılığı yapılıyor. Çanakkale olsun, Balıkesir olsun, Burdur olsun, Aydın olsun, buradaki üreticilerimiz bu yüzde 40'lık hibe desteklerden, makine teçhizattaki yüzde 30'luk hibe desteklerden yararlanamıyor. Bunlar gerçekten üreten insanlar, bunlarda , bu desteklerden yararlanmak istiyor. Sayın Başkan, teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.

En Pahalı Eti Biz Yiyoruz

Türkiye hayvancılık ülkesi olarak biliniyor. Ancak kırmızı et fiyatları diğer ülkeleri katlıyor. Özellikle dar gelirliyi de çileden çıkarıyor

Yapılan araştırmalar dünyada sofrasına en pahalı eti koyan ülkenin Türkiye olduğunu ortaya koydu. Hayvancılık ülkesi Türkiye'de yaşayanlar ise pahalı eti vitrinde sayrettiği için çeliden çıkıyor. Ahi Evran Üniversitesi (AEÜ) Biyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Kudret Saylam, Türkiye'de hayvancılığın uzun zamandır ihmal edilmesi ve terör olayları nedeniyle başlayan göçün et fiyatlarının artmasında etkili olduğunu belirtti. ''Dünyanın en pahalı etinin, Türkiye'de tüketildiğini'', bu pahalılığın, tutarlı ve uzun vadeli tarım politikasının olmamasından kaynaklandığını savunan Saylam, ''Ülkemizde hayvan sayısının azalması ile başlayan arz talep dengesinin bozulması, et fiyatlarının artmasına neden olmuştur.

FİYATLAR KATLIYOR

Etin kilosu Almanya'da 7 dolar, Romanya'da 5 dolar, Bulgaristan'da 3,5 dolar, Avusturya'da 2,5 dolar, Brezilya'da 2 dolar civarında iken, Türkiye'de yaklaşık 16 dolar civarındadır. Dünyada eti en pahalı yiyen ülke konumuna gelmemizin en önemli nedeni, geçmiş yıllardan beri tutarlı ve uzun vadeli bir tarım politikamızın olmamasıdır'dedi. Saylam Rusya'ya yapılacak ihracatın beyaz et fiyatlarını yükselteceğini belirtti. Türkiye'nin et ihracatı takvimi gözden geçirilmelidir. Kaçak et ve işlenmiş et ürünlerinin girişinin engellenmesini istedi.

VERGİ ALMIYOR

İzmir Veteriner Hekimler Odası Genel Sekreteri Hidayet Petin, et ithalatına gerek olmadığını belirterek, ''Türkiye'de bugün itibarıyla et ve süt açığı yoktur'' dedi. Ege Bölgesi'nde bulunan 26 kurum, birlik, kooperatif, oda temsilcileriyle birlikte düzenlenen toplantıda konuşan Petin, kırmızı etin kilogramının AB ülkelerinde 4, ABD'de 5, Türkiye'deyse 17 dolar olduğunu belirterek, AB ve ABD'de temel gıda maddesi olarak değerlendirilen etten vergi alınmadığını, buna ek olarak yetiştiricilere inek başına günlük destek verildiğini söyledi.

Kaynak:http://www.gunes.com/2010/02/23/ekonomi/e1.html

Çiftçinin de Artık ''Danışmanı'' Olacak

Tarımda zirai ilaç kalıntısı sorununun çözülmesi, iyi tarım uygulamalarının yaygınlaştırılması ve üretimin kayıt altına alınması açısından büyük önem taşıyan ''tarımsal danışmanlık'' faaliyetinin yaygınlaştırılması amacıyla, uygulanan devlet desteği, bu yıl için yüzde 122 artırıldı.

Tarımsal yayım ve danışmanlık hizmeti alımı için ''serbest tarım danışmanı'' ile sözleşme yapan çiftçilere geçen yıl 225 lira destek verilirken, bu yıl için bu rakam 500 lira olarak belirlendi. Destek tutarı Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın internet sitesinde ilan edilmesine karşın, uygulama tebliği henüz yayımlanmadı. Desteğin uygulanmasına ilişkin tebliğin, yakında tamamlanması bekleniyor.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, tarımsal işletme sahiplerinin bilgi, teknik ve yöntemler konusundaki ihtiyaçlarının zamanında ve yeterli düzeyde karşılanması ile ilgili usul ve esasları belirlemek amacı ile 2006 yılında, Tarımsal Yayım ve Danışmanlık Hizmetlerinin Düzenlenmesine Dair Yönetmelik'i çıkardı. Yönetmelik, kamu yayım hizmetleri ve sivil toplum örgütleri, ziraat odaları, tarımsal danışmanlık şirketleri, serbest tarım danışmanlarınca yerine getirilecek tarımsal yayım ve danışmanlık hizmetlerinin yürütülmesi ile ilgili olarak, ilke ve kuralları düzenliyor. Tarımdan girdi alan ve tarıma girdi veren kuruluşların ticari faaliyetleri çerçevesinde yapacakları çiftçi bilgilendirme faaliyetlerine ilişkin usul ve esaslar da yönetmelikte düzenleniyor.
AB'de olduğu gibi ''tarımsal yayım ve danışmanlık hizmetlerinin özelleştirilmesini'' öngören yönetmelik uyarınca tarımsal yayım ve danışmanlık hizmetleri, bakanlık yanında, sivil toplum örgütleri, ziraat odaları, tarımsal danışmanlık şirketleri, serbest tarım danışmanlarınca yerine getirilebiliyor. Tarımsal danışmanlık yapacak bakanlık çalışanları ile kendi nam ve hesabına çalışmak suretiyle tarımsal işletmelere, sivil toplum örgütlerine ve tarımdan girdi alan kuruluşlara tarımsal danışmanlık hizmeti sunacak danışmanların, öncelikle düzenlenen kurslara katılarak sertifika alması gerekiyor.
Bu kurslar, bakanlık, üniversiteler, tarımsal alanda faaliyet gösteren kooperatif, birlik, dernek ve vakıflar ile gönüllü kuruluşlar, ziraat mühendisleri, veterinerler gibi bazı meslek örgütleri tarafından düzenleniyor. Toplam 3 hafta süren kurslar sonunda başarılı olanlara danışmanlık sertifikası veriliyor.

BÜTÇEDE 25 MİLYON LİRA ÖDENEK AYRILDI

Edinilen bilgiye göre, şimdiye kadar düzenlenen kurslarda, yaklaşık 4 bin kişiye tarımsal danışman sertifikası verildi. 2009 yılında verilen 225 liralık ödenekten 3 bin civarında çiftçi yararlandı ve toplam 1 milyon liraya yakın ödeme yapıldı.
Danışmanlık hizmeti sözleşme imzalayan çiftçilere, geçen yıl destek verilmeye başlandı. Bu yıl işletme başına yapılacak danışmanlık ücreti 500 liraya yükseltilirken, ödemeler için bütçede yine 25 milyon lira ödenek kondu. Bu yılki uygulamadan çok sayıda çiftçinin yararlanması bekleniyor.
ÇİFTÇİ BİLGİYİ SATIN ALACAK

Yönetmelik ile tarımsal işletmelere, sivil toplum örgütlerine, ziraat odalarına ve tarımdan girdi alan kuruluşlara tarımsal danışmanlık hizmeti sunmak üzere ''tarımsal danışmanlık şirketi'' kurma imkanı da getiriliyor.
Yönetmeliğe göre, bünyelerinde danışman istihdam eden üretici örgütleri ve ziraat odaları, tarımsal danışmanlık dernekleri, vakıfları, şirketleri ve serbest tarım danışmanları tarımsal danışmanlık hizmetleri sunabilecek.
Danışmanın, çiftçiye, tarımsal üretim, işleme ve pazarlama sürecinin bütün aşamalarında karşılaştığı problemler konusunda yardımcı olması gerekiyor.
Danışmanlık hizmetinin içeriği, ''İşletme ekonomisi danışmanlığı, işletmeler arası işbirliği planlarının hazırlanması, işletme analizleri, işletme planlarının hazırlanması, işletme organizasyon önerileri, iş organizasyon önerileri, finansman planlarının hazırlanması ve fizibilite hesapları, pazarlama ve eko turizm, işletme ekonomisi ile ilgili konulardaki desteklemeler, tarımsal inşaat ve yatırım planları, mekanizasyon maliyet hesaplamaları, makine alım ve satım danışmanlığı, çiftlikte ve tarlada makine işletmeciliği, hayvansal üretim, bitkisel üretim, iyi tarım uygulamaları ve organik tarım danışmanlığı, tarım politikası önlemleri ve desteklemelere ilişkin danışmanlık, toprak, bitki, yem, gübre analizlerinin değerlendirilmesi ve tavsiye verilmesi, münavebe, üretim teknikleri, bitki bakımı, hasat, depolama, işleme tekniği ve pazarlama, bitki koruma, hayvan sağlığı, hayvan bakımı, besleme, hayvansal ürünlerin işleme ve pazarlaması, kayıtların tutulması ve hukuksal danışmanlık'' olarak sıralanıyor.
Tarımsal danışmanlık hizmeti verecek kişi ve kuruluşlarda bir tarım danışmanının hizmet vereceği tarımsal işletmelerin toplam büyüklüğü, azami işletme sayıları ve bu işletmeleri kontrol sıklıkları da belirlenmiş durumda.
Tarımsal danışmanlık hizmeti verecek kişi ve kuruluşlarda, bir tarım danışmanının hizmet vereceği tarımsal işletmelerin toplam büyüklüğü bitkisel üretimde; seracılık 300 dekar, bahçe bitkileri 3 bin dekar, tarla ziraatı (sulu) 5 bin dekar, tarla ziraatı (kuru) 10 bin dekarı geçemiyor. Hayvansal üretimde; büyük baş hayvancılık (süt) bin baş, büyükbaş hayvancılık (besi) 4 bin baş, küçükbaş hayvancılık 10 bin baş, su ürünlerinde 100 ton/yıl ve arıcılık da 3 bin koloniyi geçemiyor.
Bir tarım danışmanının hizmet verebileceği azami tarımsal işletme sayısı bitkisel üretimde; seracılık 50, bahçe bitkilerinde 50, tarla ziraatı (sulu) 50, tarla ziraatı (kuru) 70, hayvansal üretimde; büyükbaş hayvancılık (süt) 40, büyükbaş hayvancılık (besi) 80, küçükbaş hayvancılık 80, su ürünleri işletmelerinde 10, arıcılık da 50'yi geçemiyor.
Karma işletmelerde bir tarım danışmanı en fazla 80 işletmeye hizmet verebiliyor.
Bir tarım danışmanı, tarımsal danışmanlık hizmeti verdiği bu işletmeleri en az; bitkisel üretimde, seracılık haftada 1, bahçecilikte yılda 24, tarla ziraatında (sulu) yılda 15, tarla ziraatında (kuru) yılda 12 ziyaret etmek durumunda. Hayvancılıkta, büyükbaş hayvancılık (süt ) haftada 1, büyükbaş hayvancılık (besi) yılda 24, küçükbaş hayvancılık yılda 24, su ürünleri işletmelerinde haftada 1 ve arıcılık da yılda 24 kez kontrol etmek zorunda bulunuyor.

24 SAAT HİZMETTEYİZ, ÖDEME DANIŞMANA YAPILSIN
Mersin'de serbest danışman olarak hizmet veren Mehmet Çetin, çiftçinin danışmanlık hizmeti alırken genellikle para ödemek istemediğini belirtirken, ödemenin danışmanların hesabına yapılması halinde, çiftçinin hizmet almak için daha fazla gayret içinde olacağını söyledi.
Çetin, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, 2009 yılında faaliyete başladığını ve ilk yılın uygulama ve devlet destekleri hakkında bilgi vermekle geçtiğini belirtirken, şöyle konuştu:
''2008 yılında sertifika aldım. 2009 yılında faaliyete başladım. Teknikerim, tarım il müdürlüğünden emekli oldum. 80 kişiye danışmanlık yapma yetkim var. geçen yıl 64 kişiye hizmet verdim. Ocak'ta sözleşme imzalanınca, fatura kesiliyor. O yılın sonunda, 31 Aralık'ta devletin verdiği para çiftçinin hesabına yatırılıyor. Onlar da bize veriyor. Ama çiftçiler, bu desteğin hepsini bize vermek istemiyor, payını istiyor. Biz de (25 lira yol paran olsun) diyoruz. Verdiğimiz hizmete göre bu ücret çok düşük. Ama çiftçiyi alıştırmak için hizmet sunmaya devam ediyoruz. Bu yıl açıklanan 500 liralık destek iyi bir rakam. Ama çiftçi bu parayı bize vermek istemiyor. Sözleşmeye istinaden bu para bizim hesabımıza yatırılsa daha iyi olur. Geçen yıl ayakta kalma yılıydı. Çiftçi ile 24 saat iletişim halindeyiz. İhtiyacı olan bilgi için daire daire gezmiyor, doğrudan beni arıyor. Mevzuat konusunda da bilgi alıyor. Ben ayrıca bağ bahçesini geziyorum.''

İthalata Gerek Yok, Baharda Et Fiyatı Düşer

Ulusal Süt Konseyi 2. Başkanı Mahmut Eskiyörük, etteki artışın spekülatif olduğunu belirterek fiyatların baharda düşeceğini söyledi. Eskiyörük “İthalat, hayvancılık sektörünün sonu olur” dedi
Et fiyatlarının son dönemde artması sektörde tartışmaları beraberinde getirdi. İthalat lobisi, et ithalatının olmaması durumunda etin kilosunun 50-60 liraya kadar çıkacağını belirtirken, Tarım Bakanlığı ve sektörün önde gelen kurumları et fiyatlarında yaşanan spekülatif artışlar nedeniyle ithalata izin vermenin hayvancılık sektörünü öldüreceğini söylüyor.
TARIM BAKANI’NI DESTEKLİYORUZ

Süt ve hayvancılık sektörünün tüm kesimlerini tek çatı altında toplayan Ulusal Süt Konseyi 2. Başkanı Mahmut Eskiyörük de, et ithalatının serbest bırakılması yönünde yapılan çağrıların sektörü bitireceğini belirterek “Et ithalatı, hayvancılık sektörünün sonu olur. Fiyat artışı spekülatif, baharda düşmeye başlar” diye konuştu. Eskiyörük, et ve süt açığı olmayan Türkiye’de, ithalatı aracıların ve vurguncuların istediğini belirterek Tarım Bakanı Mehdi Eker’in de bu taleplere karşı direndiğini ifade etti ve “Tarım Bakanımızın kararının arkasındayız” diye destek verdi. Tarımın stratejik bir öneme sahip olduğunu, hayvancılık sektörünün de bu alanın en önemli ve katma değeri en yüksek bölümünü oluşturduğunu belirten Eskiyörük, geniş bir istihdam imkanı olan hayvancılık sektörünü dikkate almadan, et ithalatına kalkışmanın doğru olmayacağını belirtti. Eskiyörük, şunları kaydetti: “Hayvan ve et ithalatı hayvancılık sektörümüzün sonu olur. Geçmişte et fiyatlarını ucuzlatmak adı altında yapılan et ithalatı, hayvancılığa büyük darbe vurdu. Yapılan yaygın ithalat üretimi artırmak yerine çok miktarda hayvan kaybına neden olmuş, büyük zararlar oluşmuştur. Ortaya çıkan hayvan kayıpları sonunda fiyatlar bugünküne kıyasla daha da fazla yükselmiştir. Bu sıkıntıları tekrar yaşamamak için köklü ve kalıcı tedbirler alınmalıdır.”

• EKONOMİ SERVİSİ

Dışarıdan et gelirse deli dana riski artar
Et ve hayvan ithalatının ekonomi açısından yaratacağı olumsuzluklar dışında halk sağlığı açısından da tehdit oluşturacağını belirten Mahmut Eskiyörük “Et fiyatlarını ucuzlatalım derken, gerek hayvan gerek et ithalatı, halk sağlığı açısından büyük tehlike oluşturan BSE’nin (deli dana hastalığı) de ülkemize taşınmasına yol açabilir” diye konuştu. Mahmut Eskiyörük, son dönemde yükselen et fiyatlarına çözüm bulunması için şu önerilerde bulundu: “Şu anda en tehlikeli şey ‘ithalatın yapılacağı’ kuşkusunu yaygınlaştırmaktır. Bu yapılırsa, et fiyatlarının hızla düşeceği kabul edilerek hayvan kesimi hızlanacak. Ülkemiz geçtiğimiz 1.5 yılda korkunç boyutlarda hayvan üretim imkanını kaybetmiştir.’’
ET VE SÜT AÇIĞI YOK

İzmir Veteriner Hekimler Odası Genel Sekreteri Hidayet Petin de, et ithalatına gerek olmadığını belirterek “Türkiye’de et ve süt açığı yok” dedi. Petin, kırmızı etin kilogramının AB’de 4, ABD’de 5, Türkiye’deyse 17 dolar olduğunu belirterek, AB ve ABD’de temel gıda maddesi olarak değerlendirilen etten vergi alınmadığını söyledi. Spekülasyonlar bitene kadar kırmızı etteki KDV’nin yüzde 1’e indirilmesi önerisinde bulunan Petin, kasaplara da, kilo başına destekleme primi verilebileceğini kaydetti.

20 Şubat 2010 Cumartesi

Et İthalatı Hayvancılığı Bitirir

Kocaeil'inde hayvancılık yapan üreticilerin bağlı olduğu üç önemli oda ve birliğin başkanları, et fiyatlarının yükselmesiyle birlikte başlayan tartışmalara son noktayı koydular. Kocaeli Süt Üreticileri Birliği Başkanı İbrahim Yılmaz, İzmit Ziraat Odası Meclis Başkanı Şinasi Turoğlu ve Kocaeli Damızlık Yetiştiriciler Birliği Başkanı Cemil Gülfem, dün düzenledikleri ortak basın toplantısında et ithalatının serbest bırakılması halinde Türkiye’de ve bölgemizde hayvancılığın tamamen biteceğini söylediler. İzmit Ziraat Odası Meclis Salonu’nda düzenlenen basın toplantısında ortak açıklamayı Ziraat Odası Meclis Başkanı Şinasi Turoğlu yaptı. Türkiye ve bölge için tarım ve hayvancılığın önemini vurgulayan Turoğlu bu sektörden geçimini sağlayan çok büyük bir kitle bulunduğunu da hatırlatarak şöyle konuştu:“- Son zamanlarda et ve süt fiyatları yükselmiştir. Bunun üzerine bazı çevreler canlı hayvan ve et ithalatın serbest bırakılmasını istemektedir. Et ve süt fiyatındaki artışın kaynağı, üretici köylüler değildir. Üreticiler, teşvik ve desteklemelerin yetersizliğine rağmen hayvancılık üretimini sürdürüyorlar. Özellikle 2008-2008 yıllarında yaşanan kuraklık nedeniyle yem fiyatlarının artmasına rağmen hayvancılık devam ediyor. Üretici için bir kilo etin maliyeti 10 TL’yken, 7 TL’den satış yapılmıştır. 1 litre sütün maliyeti 65-70 Kuruş’u bulmuşken, süt 30-35 Kuruştan satılmıştır. Son yıllarda et ve süt fiyatlarında sürekli spekülasyon yapılmıştır. Piyasayı dengeleyen Süt Endüstrisi Et ve Balık Kurumu gibi kuruluşların özelleştirilmesiyle, piyasa koşulları değişmiştir. büyük firmalar, et ithalatı zorunluymuş gibi göstermek istiyorlar. Canlı hayvan ve et ithalatının önünün açılması için oyunlar tezgahlanıyor. Ülkemizde ve ilimizde hayvan sayısı azalmış olmasına rağmen yeterli hayvan varlığımız mevcuttur. Desteklemelerle üreticilerin maliyetleri düşürülürse, et ve süt fiyatı da normal seviyeye dönecektir. Tarımsal desteklerin arttırılması şarttır. Damızlık hayvancılık özel olarak teşvik edilmelidir. Bugün, ilimizde kasap için kesime giden canlı hayvanın baskül kilo fiyatı 7-8 TL’dir. Mezbaha kesim fiyatı 14-15 TL’dir. Fakat etin markette, kasaptaki satış fiyatı 25-30 TL’dir. Yurda kaçak hayvan girişi de engellenmelidir.”Turoğlu, başka ülkelerde hayvancılığın Türkiye’dekinden çok daha fazla desteklendiğini, üreticiyi kollayan politikalar uygulandığını da söyledi, şöyle devam etti:“- 2007 yılının yaz aylarında sütün litre fiyatı 30-35 Kuruştu. Yem pahalıydı, süt para etmiyordu. Üretici, süt ineğini kasaba götürüp, satmaya başladı. AB ülkelerinde süt üretimi artınca, tonu 5 bin dolar olan süt tozunun fiyatını 1800 dolar’a indirdiler. Bizim ithalatçılarımız dışarıdan bol bol süt tozu getirdi. Dolar verip, süt tozu aldık. Ülkemizde süt arzı fazla dendi. Süt fiyatı düştü. Üretici ineğini kesti. Sonunda bu noktaya gelindi.”

Burdur'un Hayvancılık Potansiyeli

"Burdur'un hayvancılık potansiyeli arttırıldı"

Milletvekili Bayram Özçelik, bir basın bülteni yayınlayarak, Burdur’daki hayvancılık çalışmalarına sağlanan katkıyı değerlendirdi;Milletvekilimiz Bayram Özçelik Burdur Tarım İl Müdürümüz Sayın Kadir Güven’i makamında ziyaret ederek, Damızlık Sığır Yetiştiriciler Birliği Başkanı ve Yönetim Kurulu üyeleri ile birlikte önümüzdeki günlerde Burdur’un tarım ve hayvancılığında neler yapılabileceğini, ne tür adımların atılması gerektiğini değerlendirmişlerdir. Özellikle Toplu Ahır Sistemi ve Toplu Süt Sağım tesislerinin yaygınlaştırılması için Tarım İl Müdürlüğümüze, Kooperatiflerimize, Birliklerimize ve biz Milletvekillerine düşen vazifeleri acilen yerine getirilerek hayvancılığımızın ileri bir düzeye ulaştırılması gerekmektedir. Ve hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımızın bu sayede girdilerinde azalma, gelirlerini de artırma hedeflenmektedir. Şu ana kadar 24 köy kooperatifimize hayvancılık destekleri sağlanmış Burdur’un hayvancılık potansiyeli artırılmıştır.İktidarımız döneminde de toplu süt sağım merkezlerinin sayısını artırmak hiç olmazsa bir köyümüzde toplu süt sağım sistemini örnek olarak göstermek öncelikli hedefimizdir.Kamuoyuna sevgi ve saygıyla duyurulur.

Et Fiyatlarını Ucuzlatacak Yem Bitkisi Projesi


Kayseri İl Özel İdaresi Çevre, Tarım ve Hayvancılık Dairesi Başkanı Özkan Kayacan, “Kayseri Yem Bitkileri Üretimini Geliştirme Projesi”ni uygulamaya koyduklarını, proje sayesinde 115 bin dekar alanın, 650 ton yem bitkileri tohumuyla buluşacağını ifade ederek, “Hayvancılıkta girdilerin yüzde 70’ini yem oluşturuyor. Sübvanse edeceğimiz yem bitkileri tohumluğu sayesinde hayvancılık can suyuna kavuşacak, et fiyatları ucuzlayacak” dedi.

Özkan, projenin tanıtıldığı basın toplantısında, ülkelerin gelişmişlik ölçülerinden birisinin de kişi başına tüketilen hayvansal protein miktarı olduğunu, Türkiye’de bu miktarın gelişmiş ülkelerin çok gerisinde bulunduğunu bildirdi. Kayacan, “Hayvancılıkta gelişmiş ülkelerin seviyesini yakalayabilmek için yapılması gereken en önemli iş, kaliteli ve ucuz bakım besleme ile karlılığı artırarak kitle üretimi yapan entegre hayvancılık tesislerini kurmaktır. Ülkemizde klasik ve çok pahalı besleme yöntemleri uygulandığından, ürün maliyetleri yüksek, dolayısıyla kar marjları düşük olmaktadır” diye konuştu.

Hayvanların beslenmesinde doğal şartlardaki yeşil yemlerin, çayır ve mera kültür bitkilerinin çok önemi ve değeri bulunduğunu kaydeden Kayacan, şöyle devam etti: “Hayvan beslenmesinde saman dolgu maddesi olarak kullanılmaktadır.

Ancak ilimizde, Türkiye’nin pek çok yerinde olduğu gibi, dolgu maddesi olarak değil, ana besin maddesi olarak kullanılmaktadır. Besin maddesi niteliği olmayan samanın yerine, yem bitkilerinin ikame edilmesi gerekmektedir.

Ayrıca, hayvanların merada yeterli beslendikleri, kışın ise beslenemedikleri ve zayıfladıkları sonucu çıkmaktadır. Saman ile hayvan beslemesinin terk edilerek, bunun yerine kaliteli kaba yemin kullanılması gerekmektedir.” Proje ile 2010 yılında yem bitkileri üretiminin geliştirilmesinin amaçlandığını vurgulayan Kayacan, “İl Özel İdaresi’nce bunun için 1 milyon 500 bin TL ödenek ayrılmıştır. Yonca, korunga, Sılaycık Mısır, Macar Fiği yem bitkileri ilimiz çiftçilerine ektirilecek ve ekiliş alanlarının genişlemesi sağlanacak” dedi. Projenin, Erciyes Üniversitesi Seyrani Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yunus Serin’in koordinatörlüğünde, Pınarbaşı, Sarız, Tomarza, Develi, Yahyalı, Kocasinan ve Melikgazi ilçelerinde uygulanacağını bildiren Kayacan, proje kapsamında yem bitkileri konusunda 2 bin 500 çiftçinin eğitileceğini, 11 bin dekar alanda 650 bin ton yem bitkisi tohumluğunun toprakla buluşacağını, kaliteli kaba yemin ucuza üretileceğini ve bu üretimin teşvik edileceğini kaydetti. Kayacan, ekimi düşünülen alanın en az 115 bin dekar olduğunu, bu alanın, Kayseri’de 1 yılda ekilen yem bitkileri toplamının 2 katına denk geldiğini de belirterek, şunları söyledi: “Sadece kaba yem üretimi teşvik primi ile 7 milyon TL para, Kayseri çiftçisinin eline geçecektir. Toprak tahlili ile en az 3 milyon TL gübre teşviki de alacak olan çiftçi, tahlil sonucuna göre gübreleme yapacağı için gübreden de tasarruf edecek. Elde edilmesi planlanan kaba yemin minimum değeri ise 90 milyon TL olacaktır. Bu rakam, elde edilen kaba yemin ete ve süte dönüşmesi dahil değildir. Kısaca bu proje ile yöre çiftçilerimize en az 100 milyon TL gibi bir katma değer sağlanmış olacaktır. Yem bitkileri konusunda bu büyüklükte bir proje, Türkiye’de ilk defa uygulanmaktadır.” Kayacan, “Ülkemizde hayvancılığın darboğaza girdiği şu günlerde etin kilosu 30 TL’ye, sütün kilosu ise 2 TL’ye dayandığı düşünülürse, ortaya koyduğumuz bu proje ile hem Kayseri hayvancılığı hem de Türkiye hayvancılığına can suyu vermiş bulunmaktayız. Hayvancılıkta girdilerin yüzde 70’ini yem oluşturuyor. Sübvanse edeceğimiz yem bitkileri tohumluğu sayesinde hayvancılık, can suyuna kavuşacak, et fiyatları ucuzlayacak” dedi.

Hayvancılık


Hayvansal üretim yaygın adıyla Hayvancılık; ürünleri ve güçleri ile insanlara yararlı evcil hayvanların bakımı, beslenmesi, üretimi ve yetiştirilmesini kapsayan tarım kolu.
Hayvansal üretim, hayvansal üretime yönelik temel bilimler, hayvan yetiştirme, hayvan besleme, hayvan ıslahı, hayvancılıkta mekanizasyon, ekonomi ve istatistik, biyoteknoloji, hayvansal ürünler ve işleme teknolojisi, pazarlama gibi konuları kapsar.
Hayvansal üretimin, tarımı yapılan hayvan sınıfına göre 5 ana üretim kolu vardır:


Konu başlıkları
1 Büyükbaş hayvancılık
2 Küçükbaş hayvancılığı
3 Su ürünleri yetiştiriciliği
4 Kümes hayvancılığı
4.1 Etçi kümes hayvancılığı
4.2 Yumurtacı kümes hayvancılığı
5 Arıcılık
6 İpek Böcekçiliği

Büyükbaş hayvancılık

Sığırcılık
Büyükbaş Hayvancılık;
sığırcılık, mandacılık, at, eşek ve katır yetiştiriciliğini kapsayan hayvancılık dalı.
Süt ve besi sığırcılığı çeşitli ürünleri ile gerek insan beslenmesi ve sağlığı gerekse çeşitli endüstrilerini temin etmesiyle ülke ekonomilerinde önemli rol alır.
Mandacılık, eski önemini kaybetmektedir ve hayvan sayısı giderek azalmaktadır.
İş gücünden yararlanılan at, eşek, katırın, motorlu araçların gelişimiyle önemi ve hayvan sayıları azalmıştır. Türkiye'de Kazak kökenli vatandaşlar ve
Orta Asya'da yaşayanlar için, etinden, sütünden ve iş gücünden yararlanılan atların bugün bile önemi büyüktür. Büyükbaş hayvancılık genellikle dogu anadolu bölgesinde yapılır çünkü yükseti fazladır büyükbaş hayvancılık için ideal yerdir.


Küçükbaş hayvancılığı


Kuzu
Küçükbaş hayvancılığı;
koyunculuk, keçicilik, tavşan ve kürk hayvanı yetiştiriciliğini kapsayan hayvancılık dalıdır.
Yurdumuzda değişik bölgelerde yani karadeniz yetiştirilen
koyun ırkları birbirinden farklılık gösterir. Batı Anadolu ve sahil bölgelerinde genellikle ince kuyruklu yerli koyunlar; Orta Anadolu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde ise yağlı kuyruklu yerli koyunlar yetiştirilmektedir.
Keçi varlığımızı ise, bugün Orta Anadolu'da yok olma sınırında olan Tiftik keçisi (Ankara keçisi) ile Türkiye'nin dağlık, ormanlık ve çalılık bölgelerinde daha çok yetiştirilen Kara keçi oluşturur. Çeşitli yörelerimizde az miktarda süt keçisi göze çarpar.
Türkiye'de hüküm süren kurak iklim ve buna bağlı yetersiz otlaklar, gelir düzeyi çok iyi olmayan halkın elindeki hayvanların yetersiz beslenmesi nedeniyle, hayvanların çoğunluğunu, küçük yapılı, düşük verimli olmasına neden olmuştur.
Ayrıca bu şartlar altında sığır ve manda gibi büyükbaş hayvanlar yerine, koyun ve keçi gibi küçükbaş hayvanlar daha iyi çoğalabilmektedir. Çünkü koyun ve keçinin bakım ve beslemesi daha kolay, elverişsiz yetiştirme koşullarında yaşama şansları daha yüksektir.
Koyun ve keçi yetiştiriciliği, son yıllarda ülkemizde hızla gerileme süreci yaşamaktadır. Hayvancılık sektörü; et, süt, yün, tiftik, kıl ve deri gibi geniş ürün potansiyeline rağmen, yeterince desteklenmemesi, hızla daralan ve yok olan
mera alanlarından yararlanamama, hayvancılığın bilgi ve teknolojinin en az girdiği dal olması, hayvancılık sektördeki üreticilerin eğitim düzeyi ve mali durumlarının yetersizliği gibi nedenlerle giderek daralmaktadır.


Su ürünleri yetiştiriciliği


Sazan
Su ürünleri yetiştiriciliği; avcılık faaliyetinden ayrı olarak, tatlı ve tuzlu suların ayrılmış bir bölümünde veya oluşturulan gölet ve havuzlarında, balık ve diğer deniz hayvanlarının yetiştiriciliğini kapsayan hayvancılık dalı.
Tatlı su hayvancılığında
sazan ve alabalık başta gelmektedir.
Su ürünleri yetiştiriciliği, Türkiye'de henüz yeni olmasına rağmen, son yıllarda hızlı gelişmiş ve ihracat yapabilir hale gelmiştir.




Kümes hayvancılığı


Tavukçuluk


Kümes Hayvancılığı; tavukçuluk, hindicilik, kaz ve ördek yetiştiriciliği, bıldırcın yetiştiriciliği, deve kuşu yetiştiriciliği gibi kanatlı hayvanların yetiştiriciliğini kapsayan hayvancılık dalı.
Süs kuşu yetiştiriciliği, bir tarım faaliyeti sayılmadığı için bu grupta yer almaz.
Kümes hayvancılığı, hayvancılık sektörünün en gelişmiş ve teknolojiye en açık olanıdır. Aynı zamanda hayvansal protein açığının kapatılmasında dünyanın elindeki en büyük kozudur. Üretiminin kolay ve hızlı olmasının yanında maliyetinin de düşük olması başlıca üstünlüklerindendir.
Kümes hayvancılığı içinde tavukçuluk; üretim miktarı ve potansiyeliyle başta gelmektedir.
Kümes hayvancılığı elde edilen ürüne göre iki ana gruba ayrılır:
Etçi kümes hayvancılığı

Kanatlı hayvanlardan et üretmek amacı ile yapılan faaliyetlerin bütününe verilen ad.
Kanatlı eti üreticiliği, günümüzde büyük bir sektör olmuştur. Özellikle 1990 yıllarda, artan tüketimle beraber hızlı bir gelişim göstermiştir.Bu gelişim sektörde çalışan şirketlerin entegreleşmeleriyle sonuçlanmıştır. Entegre şirketler, bünyelerinde damızlık, kuluçka,yem üretim,kesimhane ve pazarlama ünitelerini barındırırlar. Bu durumlarıyla oldukça büyük organizasyonu oluştururlar. Entegre şirketlerde sadece kümesler entegre bünyesinde değildir. Etlik kümes sahipleriyle, entegreler arasında fason üretim anlaşmalarıyla çalışma yapılır.Kümes sahipleri, genellikle küçük veya orta ölçekli çiftçilerdir.
Yumurtacı kümes hayvancılığı

İnsanlar yumurtayı alırlar iki gün boyunca ılıman bir yerde tutarlar .İki gün sonra yumurtalar alınır. Ve piyasaya çıkar bu sayede et , hayvan , süt o ülkede yaygınlaşır .O ülke bu sayede yararlı çıkar bu sayedede yararlı yani sağlıklı oluşan yerlerdir .

Arıcılık


Bal Arısı


Arıcılık; bal arısının, bal, balmumu gibi ürünlerini elde etmek için yapılan yetiştiriciliğe verilen ad.



Kaynak:http://tr.wikipedia.org/wiki/Hayvanc%C4%B1l%C4%B1k