23 Şubat 2010 Salı

Doğu'daki Hayvancılık Hibe Desteği

Milletvekili Ramazan Kerim Özkan, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Hayvancılığın sorunları üzerine yaptığı konuşmada, Hayvancılığın ihmal edilmesinin, hem terörü besleyeceğini, hem de büyük ekonomik kayıplara yol açacağını dile getirerek, yetiştiricilerin damızlık ineğini kesime götürür hale geldiğini, hasat mevsiminin çoktan geçmesine rağmen, üreticilerin desteklerini alamadıklarını, hayvan kaçakçılığının önüne geçilemediğini belirtip, Doğu ve Güneydoğu’ya sağlanan %40’lık hibe desteğinin tüm Türkiye’ye yayılması gerektiğini vurguladı:Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğüt'ün, 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu'nun bir maddesinin değiştirilmesiyle ilgili verdiği kanun teklifinin lehinde söz almış bulunuyorum, desteklerinizi de bekliyorum. Şöyle ki: Türkiye kalkınmasının temel gücü tarım ve hayvancılıktır değerli arkadaşlarım. Bunu ihmal ettiğiniz zaman, bugünkü, hem terörü desteklemiş oluyoruz hem işsizliği desteklemiş oluyoruz, hem de ekonominin girdi kaynağı olan bir getiriden mahrum olmuş oluyoruz. Tarım ve havyacılığın sorunlarını çözemeyen bir hükümet sınıfta kalmış demektir. Şu anda ülkemizde gerçekten büyük sorunlar yaşanıyor. Nasıl sorun yaşıyor? Ette sorun yaşanıyor, fiyatının artışı anlamında. Hâlbuki tarım ve hayvancılığın sürdürülebilir olması gerekiyor. Üretici mutlu, tüketici mutlu olması gerekiyor. Bir tarafı biz bir an mutlu ediyoruz, bir tarafı mağdur ediyoruz. Bir an geliyor bir taraf mağdur oluyor, bir taraf mutlu oluyor. Geçtiğimiz yıllarda süt üreticileri ve et üreticileri gerçekten mağdurdu. Vatandaş girdi maliyetleri arttığı için damızlık ineğini, süt ineğini kesime götürdü. O arada, sayın bakanlarımıza, Bakanlar Kurulu üyelerimize dişi kesimlerinin yasaklanması, süte verilen 4 kuruş desteğin 20 kuruşa çıkartılması yönünde tekliflerimiz oldu ama bir türlü yerine getirilmedi. Değerli Arkadaşım desteklerden bahsetti. Gerçekten üreticilerimiz şu anda destekleri yine beklemektedir. Buğday, arpa desteklemeleri… Hasat bitti, zamanı geçti hâlâ desteklemeleri alamayan üreticilerimiz mevcuttur. Yine süt destekleri geçmiş dönemlerde iki aylık, üç aylık süreçlerde verilirdi, şimdi altı aya, yıla çıkartıldı. Ama bu insanların gübre borcu var, mazot borcu var, elektrik borcu var, yem borcu var, bunların gününde gelmesi ve gününde ödenmesi gerekiyor. Kısa sürelerde üreticimize bir can suyu verilmesi gerekiyor, üreticilerimiz de bunu her zaman talep ediyor. "Bir ödenek ayırıyoruz. Ödeneğimiz var." deniyor ama yıla sari olduğu için vatandaş bundan yeterli bir yararlanma sağlayamıyor. Değerli arkadaşlarım, Türkiye'nin temeli kültürdür, kültürün temeli de beslenmedir. Bu beslenmenin temel kaynakları et, süt, yumurta yani protein. Bunu yapmazsak gerçekten sağlıklı insanlar, sağlıklı beyinler yaratamayız. "Kaçakçılık" diyoruz. Arkadaşım, kaçakçılığın önlenmesi adına bu kanun teklifini vermiş durumda, hudut milletvekilimiz. Hudutlarda bu kaçakçılık yapılıyor. Nasıl yapılıyor? Bir köyün, hudutta, sınır boylarındaki köylerimizin 5-6 bin sığır popülasyonu var. Bakıyorsunuz, menşe şahadetnameleriyle 60-70 bin hayvan çıkışı var. Demek ki kaçak giriyor. Bizim kayıtlı hayvanlarımız var. Kayıtlı hayvanlarımız "merdiven altı" dediğimiz kesimlerde kesiliyor, Kulak küpeleri -numaralar- diğer kaçak hayvanlara taşınıyor, bir hayvan 2 kere kesilmiş oluyor. Bu kaçağın önüne bir türlü geçemedik, merdiven altı kesimler hâlâ devam ediyor. Bu konuda Tarım Bakanlığımızın, Gümrük Müsteşarlığımızın, jandarmamızın, emniyet güçlerimizin yardımcı olması gerekiyor. Bu tek taraflı, tek bir bakanlığın yöneteceği iş değil. Bunun bir koordinasyonla yapılıp bu kaçakçılığın engellenmesi gerekiyor. Doğu ve Güneydoğu illerinden tırlar giriyor, bunlar kontrol ediliyor, geçişleri batıya yönelik ama yurt içinde bunlar ucuz olarak elde ettikleri etleri, karkas etleri Ankara gibi İç Anadolu'nun değişik şehirlerinde indirip satıyorlar ve Ankara'dan Türkiye'ye et pompalanması sağlanıyor. Bunun yanlışlığını defalarca söyledik ama bu konuda yine aynı çalışmalar devam ediyor. Bu kaçak hayvanlarla ülkemize, şap gibi, şarbon gibi, kuduz gibi, brusella gibi, hepatit gibi hastalıklar geliyor. Bunların engellenmesi mutlaka şarttır. Bunlar sadece hayvanları değil insanlarımızı da hasta ediyor ve tedavileri mümkün olmayan hastalıklar oluşuyor. Hudutlardan devamlı girişlerin devam ettiğini hudut milletvekillerimiz her seferinde ifade ediyorlar. Bizim, bu hayvanlar huduttan girdikten sonra değil -Nasıl, yağmur geçtikten sonra şemsiye tutmamız hiçbir şey ifade etmiyor- bu hayvanların girişini engellememiz gerekiyor. Bununla ilgili olarak da cezaların artışını Değerli Arkadaşım önerdi. Fakat yurt içinde şu anda geceleri kontroller yapılıyor. Bir köyden bir köye geçiş hayvanlar için bir zulüm oldu. Hudutlardan teröristler elini kolunu sallayarak geçiyor ama bir köyden bir ilçeye bir hayvan aktarımı olamıyor. Nedir? Menşe şahadetnamesi, rapor, bir sürü kayıtlar var. Bu konularda biraz daha müsamahalı olmak zorundayız. Geçen gün bir üreticimiz arıyor, ara yerde bir buzağı, kulak numarası uygulaması yapıldığı dönemde kulak numarası yapılmamış. Bir buzağı yüzünden o üreticimize 2 milyar 800 milyon gibi bir ceza kesiliyor. Değerli arkadaşlarım, bunlar, bu yoksulluğu yaşayan, gerçekten üretimsizliği yaşayan insanlarımıza bir haksızlık. Bu konuda yurt içi nakillerde, yurt içi geçişlerde biraz daha toleranslı olmak zorundayız. Bu geçtiğimiz süreçte gerçekten tarım ve hayvancılığımız çökertilmiştir. Destekler zamanında olmadığı için. Bunların girdilerinde elektrik girdileri vardır, elektrik fiyatlarında bir ayarlama yoktur. Biraz önce arkadaşım da söyledi, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya 50 baş ve üzerinde yüzde 40 hibe destekleri var, bunun, bölgemize, Türkiye Anadolu coğrafyasının tamamına yayılması gerekiyor. Kaynak bulunmalı diğer bölgeler içinde. Çünkü, sadece Doğu ve Güneydoğu'da hayvancılık yapılmıyor, batıda bugün entansif bir hayvancılık, yoğun emek, yoğun sermaye hayvancılığı yapılıyor. Çanakkale olsun, Balıkesir olsun, Burdur olsun, Aydın olsun, buradaki üreticilerimiz bu yüzde 40'lık hibe desteklerden, makine teçhizattaki yüzde 30'luk hibe desteklerden yararlanamıyor. Bunlar gerçekten üreten insanlar, bunlarda , bu desteklerden yararlanmak istiyor. Sayın Başkan, teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder